- sevda [at] sevdaturkusev.com
Yazar: Sevda TÜRKÜSEV | Kategori: Yazılar | 22 Kas 2014, Cumartesi |
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, “Ülkenin ulusal çıkarlarını ilgilendiren savaş ve benzeri durumlar hariç Erdoğan ile görüşmeyiz.” açıklamasını yaptı.
Vay Arkadaş! Duyanda bu zamana kadar muhalefetin ülke menfaatine her konuda hükümetle iş birliği yaptığını zanneder. CHP bu zamana kadar ülke menfaati için hangi taşın altına el koymuş acaba, onu sormak lazım…
Ülke menfaatini bırakalım, ülkenin kaosa girmesi ve tartışma çıkması için, hatta Gezi olaylarında adeta iç savaş çıkması için sokak hareketlerine destek veren kimdi?
Ülkeyi ilgilendiren her yasa tasarısı veya her olaya karşı çıkan kim?
Tabiî ki CHP…
Ülkedeki savaşı bırakalım… CHP kendi içindeki savaş haline dönüp baksa kendilerinin barışçıl bir yapıda olmadıklarını görürler ama maalesef nerede o bakış açısı…
Dün sağ kolu olan Muharrem İnce, Kılıçdaroğlu”na değil sanki bana “diktatör” diye bağırıyor!
Onu da geçelim; 2015 seçimleri adeta bir anayasa referandumu havasında geçecekken bunlar hala halk tarafından seçilmiş bir Cumhurbaşkanı ile uğraşıyorlar.
Yani halkla uğraşıyorlar.
Akıllı ve siyasi aklı olan bir muhalefet ne yapar?
Siyasetini yapar ama halen Cumhurbaşkanını hedef alarak bir siyaset yapmaz. Siz Cumhurbaşkanına tavır koysanız ne olur, koymasanız ne olur?
TBMM”de yenim töreninde koydunuz da ne oldu?
Resmen millete rezil oldunuz!
Ve hala aynı kafayla Cumhurbaşkanı ile uğraşmaya devam ediyorsunuz. Oysa CHP ve Kılıçdaroğlu, şu saatten sonra Başbakan Davutoğlu ile iletişimde olmalı ve siyasetini Davutoğlu üzerinden yapmalı.
CHP”nin ne kazandığının bilançosunu yapacak bir durumları yok!
CHP, oturup neleri kaybettiğinin bilançolarını yapmak zorunda… Bunu yapmadığı için, ya da yapmaya gerek duymadığı için aynı paranoya ile hala seçilmiş Cumhurbaşkanı üzerinden siyaset yapmaya devam ediyor.
Ülkede, Allah korusun bir savaş çıksa CHP”den akıl almak ne kadar akıllıca olur acaba? Kendi partisi içinde sürekli savaş halinde olan bir parti, ülkede çıkacak savaşlar için ne kadar verimli ve tutarlı fikirler verir, artık siz düşünün…
Bunlar hala aynı kafadalar! Bu kadar seçim oldu, ha bire kaybettiler! Ve Türkiye artık eski Türkiye değil ama bunlar hala kendilerini ülkenin tek sahibi ve seçilmişi sanıyorlar.
Kafaya bakın; Cumhurbaşkanı ile görüşme ve görüşmeme şartlarını kendileri belirliyorlar!
Vallahi siz bunları yaparken, halk da sizin ne olup ne olmamanız gerektiğini belirliyor.
Siz hala “bir şeyleri biz belirleriz” havasındasınız… Tabi, 90 yılın vermiş olduğu bu alışkanlıktan kurtulmak kolay değil…
Anladık ki, “vesayet bir bağımlılıkmış!”
Bunlar vesayet bağımlısı olarak hala aynı havayı soluduklarını sanıyorlar. Her hareketleri, halkı karşılarına almaktan ve halktan kopmaktan, uzaklaşmaktan başka bir şey değil…
Askeri vesayetin, seçilmişleri dinlemediği dönemlerin gölgesinde serinlemeye çalışan bir CHP… Bu ülke 10 Ağustos seçimlerinde askeri vesayetle vedalaşmıştır. Halk bunları görerek, bilerek oy verdiği için bugün Erdoğan Cumhurbaşkanı oldu.
Ya siz CHP ve kurmayları, siz ne oldunuz?
Her zaman huzursuzluk çıkaran bir parti olmaktan öteye geçebildiniz mi? Tabi ki hayır! Aksine siz her seferinde kendi huzursuzluklarını ve saygısızlıklarını egale eden bir parti oldunuz ve Allah için bu konuda da sizin elinize kimseler su dökemedi, dökemez de…
Halkla bütünleşmek güçtür!
Gücü doğru kullanmak başarıdır!
Ve tabiî ki başarı için de strateji oluşturup ortak akılla çalışmak ve hareket etmek gerekir.
Üst üste her seçimi kaybetmiş bir partinin hala bir Cumhurbaşkanı ile uğraşma stratejisi ne kadar akıl ve fikir işi acaba…
CHP artık ne sol ne de sağ bir partidir; CHP kendisini kaybetmiş, hiçbir ideolojisi olmayan bir partidir….
Bunlar bu kafayla, gerçek savaşı bırakın, bilgisayar oyunlarındaki savaşlarda bile doğru strateji oluşturup bir başarı sağlayamazlar.
Diğer taraftan malumumuz bugün Yargıtay”ın açılış töreni var. Cumhurbaşkanı ve hükümetten katılım olmayacak.
Malum, şu Metin Feyzioğlu meselesi…
Ohhh… CHP”nin ve Kılıçdaroğlu”nun konuşmalarını hep birlikte göreceğiz. Hakaret eden, siyasi konuşmalar yapan, saygısızlık yapan, hadsizlik yapan Feyzioğlu”ndan bir kahraman çıkarmak için bayağı uğraşacaklardır.
Yargıtay”ın kararına karşılık Cumhurbaşkanı ve hükümet kendi tepkilerini vermişlerdir. Kimsenin Feyzioğlu”nun konuşmasından veya törene gelmesinden rahatsız olduğu yok. Feyzioğlu, Barolar Birliği Başkanı mı, yoksa bir siyasi parti temsilcisi mi, ona bir karar verirse, öncelikle konuşma yaptığı kurumlara karşı saygılı olmuş olur.
Oldu canım! Bir ülkenin Cumhurbaşkanı ve hükümeti, Barolar Birliği Başkanı”nın gündem dışı siyasi konuşmalarını dinlemek zorunda kalacaklar, öyle mi? Veya bu hadsiz adamla aynı yerde olamaya zorlanacaklar!
Olmaz öyle şey!
Yargıtay kendi mecrasında Feyzoğlu”na söz geçirememişse ve geçiremiyorsa, ülkenin seçilmişlerine ve ülke halkına karşı sorumluluklarını yerine getirmemiş demektir!
Bu yüzden bugün Yargıtay”ın açılışında Feyzioğlu”nun ne konuştuğundan çok, orada olması ne kadar anlamlı, ona bakmak lazım…
Evet, işte meydan sizin, mikrofon sizin, istediğiniz kadar konuşun; hatta biraz ileri gidip etrafa CHP bayrakları falan asıverin. Atanmışların, seçimlileri “hiç” saydığı günlerin alışkanlıkları bunlar.
Dediğim gibi, bu “vesayet bir bağımlılık” olmalı…
Hele Metin Feyzioğlu için durum biraz daha ileri safhada, çünkü ondaki “vesayet” aynı zamanda dededen toruna geçen genetik bir durum galiba…
Yargıtay kendi kendine açılabilir, halk açısından bir sıkıntı yok.
Fakat bu vesayet bağımlıları için sıkıntı olan kurumlar açılır kapanırlar ama şu saatten sonra halka açılmadan, kürsüden seçim kazanmak artık bir hayal bile değil!
Netice; sevgili CHP ve yandaşları! Sizler kendi iç savaşınızla ve kürsü eylemlerinizle oyalanmaya devam edin.
Kimileri Ağustos böceğidir, kimileri karınca…
Artık anlayana…